1. yağma yok! olamaz! imkânsız! avucunu yala!.
    He asked for a raise, but it was no dice! NOT:
    dice
    sözcüğünün eski tekil şekli olan
    die artık İngilterede kullanılmamaktadır. Yalnız hâlâ “
    The die is cast: Artık karar verildi/Geri dönülemez/Ok yaydan çıktı/Olan oldu.” ifadesinde buna rastlanır.
  2. olmaz, olmayacak, imkânsız.
    no doubt: kuşkusuz, şüphesiz.
    no end of talk: sonu gelmez lâf.

    no less than: en az.
    no man's land: sahipsiz arazi, tehlikeli bölge.
    no more: artık, bir daha, bundan sonra … yok.
    no nonsense: saçmalama, manasızlığın lüzumu yok.
    No sooner said than done: Söz ağızdan çıkar çıkmaz yapılır.
    no way: imkânsız, olanaksız.
    no whit: hiç, kat'iyen.
    no wonder: (a) pek tabiî, hiç garip değil, (b) tevekkeli değil.
    by no means: asla, kat'iyen hiç.
    in no time: hemen, derhal, ânında.
    in no wise: hiçbir suretle.